Bundan birkaç hafta önce demirci Özkan ustanın vefatıyla ilgili bir yazı yazdım. Burada Özkan ustanın hayatını kaybetmesine neden olan ihmallerden söz ettim ve de bu üzücü olayın son olması dileğinde bulundum. Ancak son birkaç hafta içinde üst üste gelişen olaylar Gökçeada’da yaşayanların sağlıklarının Allah’a emanet olduğunu bize bir kez daha gönderdi. Aşağıda anlatacaklarım bu satırları okuyan herkesin, hepimizin başına her an gelebilir. Sağlık konusunda iki önemli ve acı olaydan söz edeceğim. Ancak bunun öncesinde herkese bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Benim amacım üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Ben her ne zaman Gökçeada Devlet Hastanesi’ne gitmek durumunda kaldıysam, doktorlar benimle ellerinden geldiğince ilgilendiler. Benim sorunlarım sıradandı. Ancak konu acil olduğunda herkes benim kadar şanslı olmuyor. Bazı meslekler diğerlerine göre çok daha önemli ve hassastır. Doktorluk, hemşirelik, paramedik’lik, ambulans şoförlüğü gibi. Çünkü bu mesleklerin mensuplarının yaptıkları hatalar veya küçük ihmaller başkaları için ölüm ile kalım arasındaki ince çizgidir. Kamuda çok önemli hizmetler veren bu meslek sahiplerini karalamak değil amacım. Ancak bu görevi yapanlar, görevlerinin ciddiyetinin farkında olmak durumundalar. Ben de bir kamu görevi yapıyorum. Hem de gönüllü olarak, diğer kamu görevlilerinin aksine bir maaşım yok. Bu konuları gündeme getirdiğim için bir çıkarım da yok, sadece ve sadece daha iyi, daha güzel, daha emniyetli, daha sağlıklı, daha az sıkıntılı bir adada yaşayabilmek adına elimden geleni yapıyorum. Şimdi geliyorum asıl konuya.
YEDİ KEZ KALBİ DURDU
Sezer ve Berrin Soykan, adamıza yerleşmiş değerli insanlar.
Buraya sürgün veya zorunlu göçle değil, tıpkı bizim gibi gönüllü olarak
yerleşmişler. Sezer bey geçtiğimiz günlerde sabah 04.30 da banyoya gitmiş, eşi
bir gürültü duyup hemen yanına gitmiş. Sezer bey yerde kalbini tutuyormuş.
Hemen ambulans aranmış. 25 dakika sonra ambulans gelmiş. Aile fertleri ve
komşular heyecanla neden bu kadar geç kaldıklarını sormuşlar. Cevap; bize
verilen adres yanlıştı. Bu arada hastanın ambulansa taşınması gerekiyordu. 2
paramedik ve de bir ambulans şoförü vardı. Şoför hastanın taşınmasına yardım
etmeyi reddetti. Komşular imdada koştu. Paramedikler ve komşuların desteğiyle
hasta ambulansa yerleştirildi, hastaneye gitti. Hastanın acilen koroner yoğun
bakıma alınması gerekiyordu. Gökçeada’da yoğun bakım yoktu, Çanakkale’ye
gidilmeliydi. Helikopter ambulans arandı, helikopter yoktu. Sağlık botu arandı.
Yoktu. Kalbi durmakla çalışmak arasında gidip gelen Sezer bey ambulansla gemiye
bindirildi. Gemide yedi kez kalbi durdu. Yedi kez çalıştırıldı. Yakınlarından
çok özür dilerim ama bunu ifade etmek zorundayım, Sezer bey ambulansta can
çekişti. Ambulansta zaten çok basit aletler vardı ve tüm müdahaleler bu aletler
ve kol gücüyle yapıldı. Kabatepe’ye ulaşıldığında Anzak törenleriyle
karşılaşıldı. Uzunca bir süre yol açılamadı. Zar zor yol açıldıktan sonra
Eceabat Halk Sağlığı Merkezi’ne ulaşıldı. Burada tam teçhizatlı bir ambulans
bulundu. Sezer bey otomatik makineye bağlanarak biraz rahat ettirildi. Ardından
tekrar gemiye binildi, inildi. Çanakkale’de devlet hastanesine ulaşıldı.
Hastaneye vardıktan on beş dakika sonra Sezer bey bu dünyadan göçtü. Sezer bey
ambulansa kavuştuktan ancak 3.5 saat sonra yoğun bakıma ulaşabildi.
CEVAPLANMASI GEREKEN SORULAR
1- Helikopter neden yoktu? Benim ulaşabildiğim cevap,
helikopter ihalesinin yapıldığı. İhaleyi kazanan şirketin helikopteri olmadığı.
Eksiğini tamamlamak için mayıs başına kadar izin aldığı yönünde. Eğer bu bilgi
doğru ise bu adada sağlıktan sorumlu bir numaralı kişinin kıyameti koparması ya
da en azından yenisi göreve başlayana kadar eski şirketin işine devam etmesini
sağlaması gerekmez miydi? Eğer helikopter olsaydı Sezer bey Çanakkale’deki
hastaneye yarım saatte ulaşabilirdi. 2- Sağlık botu neden yoktu? Benim
ulaşabildiğim kaynaklara göre sağlık botunun motoru birkaç ay önce yanmıştı,
halen de sanırım yanık vaziyette duruyor. Eğer sağlık botu olsaydı Sezer bey
Çanakkale’deki hastaneye 1 saat 15 dakikada ulaşabilirdi. 3- Ankara’dan uçak
ambulans niye çağırılmadı? Ülkemizde bir tane uçak ambulans mevcut, o da
Ankara’da duruyor. Talep edildiğinde diğer illere gidiyor. Bu uçak jet olduğu
için yaklaşık bir saatte adaya ulaşabilirdi. Eğer jet Ankara’dan çağırılmış
olsaydı Sezer bey en geç 2 saat içinde koroner yoğun bakıma ulaştırılabilirdi. 4-
Gökçeada’da tıpkı Eceabat’ta olduğu gibi tam teçhizatlı ambulans neden yoktu?
Sezer beyin gönderildiği ambulans tam teçhizatlı olsaydı, 3,5 saat süren
yolculuğa dayanma ihtimali daha yüksek olmaz mıydı? Bunların hiç biri olmadı Sezer bey 71
yaşında, büyük acı içinde bu dünyaya veda etti ya da etmek zorunda kaldı. Bu
arada, eşi eve geldiğinde ambulans ekibinin unuttuğu adres yazılı kağıdı buldu.
Adres doğruydu. Berrin hanım ve oğlu büyük acı içinde. Maalesef onlara
başsağlığı dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden.
KAZA SONRASI BÜYÜK
İHMAL
Yine geçtiğimiz birkaç gün içinde Kuleli Çarşı’nın önünde
bir motosiklet kazası meydana geldi. Adamızın gençlerinden Burhan Şeker
motosikletle giderken, Hatice isimli üniversite öğrencisi genç bir kıza çarptı.
Derhal hastaneye koştular. Her ikisi de kontrolden geçirildi. Burhan’ın
boynunda ciddi bir zedelenme fark edildi, hemen ambulansla Çanakkale’ye
gönderildi. Çok özür dilerim Hatice’den, çünkü soyadını öğrenemedim. Hatice
muayene edildi ve de turp gibi olduğu söylenerek eve yollandı. Ancak bu arada,
kendisi ağır hastalıklarla boğuşmuş ve de her hastanın yardımına koşan bir
dostum da hastanedeydi. Kendisine sormadığım için arkadaşımın adını burada yazamıyorum.
Arkadaşım doktor değildi ama hayatının önemli bir bölümü hastanelerde geçtiği
için hayat deneyimi vardı, duruma müdahale etti. Bu kız durmadan kusuyor, iç
kanaması olabilir, eve yollamayın dedi. Sen de kimsin, bu işlerden ne anlarsın
afra tafrasıyla sözü dinlenmedi ve de Hatice evine gönderildi. Sabah olduğunda
bir dostu Hatice’yi ziyarete gitti ve de durumunun çok kötü olduğunu gördü.
Hatice ayakta duramıyordu. Hemen hastaneye gittiler. Saatler sonra Hatice de
ambulansla Çanakkale’ye gönderildi. Hatice’nin böbreği zedelenmişti, iç
kanaması vardı. Hemen yoğun bakıma alındı, ardından da ameliyata. Hatice bir
böbreğini kaybetti. Ölümden döndü, artık tek böbrekle ve çeşitli risklerle yüz
yüze kalarak yaşamını sürdürecek. Şimdi de Hatice’nin dizinde ciddi bir sorun
fark edildi. Buna müdahale için de İstanbul’a gönderildi.
AKLIMA TAKILAN
SORULAR
1- Bildiğim kadarıyla trafik kazası hastası genel travma
hastasıdır. Her yerinde sorun olabilir. Tüm bunları ben bile bilirken Gökçeada
Devlet Hastanesi’nden Hatice evine, hem de kusarken neden gönderildi? 2- Diğer
hasta ambulans ile Çanakkale’ye gönderilirken Hatice de aynı ambulansla gönderilemez
miydi? 3-Hem üniversitede okuyan, hem de çalışarak kendi ekmek parasını kazanan
Hatice tüm bunları hak etmiş miydi? 4-Hatice sizin kızınız olsaydı ne
hissederdiniz? Ben kendimi tüm bunlardan sonra çok kötü hissediyorum. Her iki
gence de acil şifalar diliyorum.