SİYASET VE ADALET
Ergenekon, Balyoz, Deniz Feneri, 17 Aralık soruşturmalarında
Verilen kararlar birçok kişinin vicdanını rahatsız ettiğine inanıyorum
Bir yandan sahte olduğu belgelenen dijital verilere göre
Müebbede kadar ceza verilen davalar
Öte yandan soruşturma açan savcıların görevlerinden alındığı davalar
En son 17 Aralık soruşturmasında savcıları değiştirildikten sonra
60 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi
Sanırım bu soruşturmada tutuklu kimse de kalmadı
Ama Balyoz davasından hükümlü Kur Alb. Murat ÖZENALP
Cezaevinde rahatsızlandı ve hayatını kaybetti
Sözde düşüp başını lavobaya çarpmış!
Biz başımızı nerelere çarpalım bilemiyorum
İşte Adaletimizin geldiği son nokta!
İyisi mi biz önce Anadolu Selçuklu sultanı III. Alaaddin Keykubat’ın
Osman Gazi’ye gönderdiği bir menşuru okuyalım
Sonra da iki hikaye anlatalım
…
Yurdun korunması askersiz olmaz
Asker parasız toplanmaz
Para yurt mamur olmadıkça kazanılmaz
Yurt imarı iyi siyaset olmadıkça mümkün olmaz
Siyaset ise adaletten başka bir şeye dayanmaz
...
BİRİNCİ HİKÂYE
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra
Ayasofya’dan daha yüksek kubbeli bir camii yaptırmaya karar verir
Bu iş için Hıristiyan olan bir mimar ile anlaşır
Hıristiyan mimarın yaptığı kubbe belki inancı gereği, belki de yeteneği nedeniyle
Ayasofya’dan daha yüksek olmaz
Bunu kasıtlı yaptığına inanan Fatih, yargılamadan mimarın elini kestirir
Eli kesilen mimar, Fatih Sultan Mehmet’i devrin kadısı Hızır beye şikâyet eder
Kadı Hızır Bey, Fatihi ve davacı mimarı huzuruna çağırtır
Davacı ve davalı ayakta yargılama başlar
Kadı kararını açıklar
“Sen Murat oğlu Mehmet, bu kişinin elini yargılamadan kestirdiğin için
Kısas olunacaksın. Senin elin de onunki gibi kesilecek
Ya da razı edebilirsen ölünceye kadar elini kestirdiğin mimarın ve ailesinin
Geçimini temin edersin, elin kesilmez “ der
Bu karar karşısında eli kesilen Hıristiyan Mimar
Fatihin ayaklarına kapanarak şikâyetinden vazgeçer
Dava düşer
Herkes dağıldıktan sonra Fatih, Kadı Hızır beye döner
“Eğer Padişahlığımdan korkup haksız karar verseydin
Billahi kılıcımla kelleni kesecektim” der
Bunun üzerine Kadı Hızır Bey, kürsünün altından çıkardığı topuzu gösterip
“Hünkârım, sizde Padişahlığınızla gururlanıp
Mahkemenin kararına itiraz etseydiniz, billahi bu topuzla başınızı ezerdim”
Diye cevap verir
İşte bağımsız adalet!
…
İKİNCİ HİKAYE
Halife Mansur bütün Arap âleminde içkiyi yasaklamıştı
Bir fetva ile bu yasağa uymayanlara
50 sopa vurulmasını bütün hâkimlere duyurmuştu
İbn-i Herme adında bir çelebi kişi içki içmeyi çok sever
İbn-i Herme, Halife Mansur’un önemli bir işini halletmiş
Ve onu büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştı
Halife Mansur bunun üzerine İbn-i Herme’ye
“Dile binden ne dilersen” der
İbn-i Herme, “Ben Medine’de oturuyorum
Medine Hâkimine söyle beni içkili yakaladıklarında sopa vurmasınlar” der
Halife Mansur, “Nasıl olur! Kendi koyduğum yasağı nasıl çiğnetiriz” der
İbn-i Herme, “Bana ne dilediğimi sordun, bende dileğimi söyledim
Gerisi sizin bileceğiniz iş” der ve huzurdan çıkar gider
Halife Mansur, Katibi çağırtır ve şu emri yazdırır
“Sokaklarda içkili gezenlere 50 sopa vurulmaya devam edilsin
İbn-i Herme içkili yakalanırsa 80 sopa vurulsun
İbn-i Herme’yi yakalayana da 100 sopa vurulsun”
Tabii ki İbn-i Herme içki içmiş ama hiç yakalanmamış
Bu da Arap’ın Adaleti!
…
İki cümlelik bir yasa çıkarılsa,
“İktidar partisi üyeleri suç işlediğinde cezalar iki kat olarak verilir
Suçu ortaya çıkaranlar da müebbet hapis ile cezalandırılır” denilse
Şaşırır mısınız?